28 Kasım 2013 Perşembe

Evcil Hayvan Bakıcılığı Kursu Açılıyor!

İSMEK'te Evcil Hayvan Bakıcılığı Kursu Açılıyor:) 



İlk kez belediyenin böyle bir kurs açtığına şahit oluyorum. 
Boş vakti olanlar için önerebileceğim birşey. Aynı yöne bakan insanlarla paylaşımlarda bulunabilir ve evcil hayvanınız konusunda bilmediğiniz şeyler öğrenebilirsiniz. 
Hele sokaktan ilk kez yeni bir kedi veya köpek sahiplendiyseniz mesela bu soğuk havalarda 
(bence yapın çok iyi hissedeceksiniz:)) 
ona daha iyi bakmak için birkaç tüyo öğrenmeniz hem sizin hem de onun yararına olacaktır. 



Genel

Sokak hayvanları için barınaklar kurabilen, hayvanların bakım ve beslenmesini bilen, hijyen kuralları, hayvan hastalıkları ve hastalıklardan korunma tedbirleri konularında bilgi ve yeterlilik sahibi kişileri yetiştirmeyi hedefleyen bir eğitim programıdır.

Konu Başlıkları 

Branşın eğitimlerinde hayvanların tanıtılması, hayvan hakları ve hayvanları koruma konusundaki yasal mevzuat, ev ve bahçede barındırma, geçici hayvan barınakları, şehir insanı ve hayvan ilişkileri, hayvan bakımında temizlik ve dezenfeksiyon, beslenme, hayvan eğitimi ve hayvan hastalıkları gibi konular işlenmektedir.

İstihdam Alanları: Kursiyerler, kazandıkları yeterlilikler doğrultusunda, kendi evcil hayvanlarına nitelikli bir bakım sağlama imkânına kavuşmalarının yanı sıra, evcil hayvan bakımında eğitimli çalışan arayan kurumlarda da istihdam imkânı bulabilirler.

Eğitim Süresi: 40 saat

Eğitimi veren kurs merkezlerini görmek ve bilgi almak için 

27 Kasım 2013 Çarşamba

Yumiyum topitop minnak o..

Kapımızın önünü kendine 5 gündür mesken edinen yeni bir yavrumuz var artık..
Çok mutluyuz. 


O kadar ki, sabahları servisi kaçırma pahasına onunla epey ilgileniyor ve mamasını yedirirken bir yandan da kendime alıştırmaya çabalıyorum.. şu an için çok korkak..ama bu sabahın sonunda ona oldukça yaklaşabildim. Aramızda maksimum 10 cm filan kaldı:)))

Bir sürü yavru kedi gelip geçer bizim oradan ama hepsi sonra gider, kendi yolunu bulur, keşmekeşe karışır.. Kadim Kapı kedilerimiz Hülog ve Ahbap dışındakiler, yatılı olmayan misafirlerdir genelde...

Hülog çok akıllı bi çocuk, artık bu yavruya veriyor tabağını hemen :)
Ama bu bidilik, 4 gündür paspasın bir motifi haline geldi neredeyse... tüm gün beni bekliyor. Sabah işe giderken ve akşam dönerken onu hep aynı yerde buluyorum.

İlk karşılaşmamız aceleyle servise koşarken olmuştu. İlk yağmurların başladığı zamandı... Yüzünü kapıya dönmüş,  dimdik oraya bakan bir minnoştu o çocukcağız:) bu haliyle o kadar masum ve tatlıydı ki, içinize sokmak isterdiniz. Nereden bilsin günlerce bağırdığı yerde onu bulmak için ne kadar çaba harcadığımızı. Biz onu bulamamıştık ki, o bizi buldu.

Şimdi uzun süreli kalıp aileye girmekte bu kadar kararlı olan bu boncuğa bir isim lazım. 3 tane isim var aklımda ama sizden de yardım istiyorum.. Ben tipine bakarak şunları öneriyorum:

*minnak               *topitop            *yumiyum

Sizce hangisi?  Farklı bir öneriyle de gelebilirsiniz..

25 Kasım 2013 Pazartesi

Eyvah! Fincanımda kedi var!




Olacak iş mi?! Fincanıma kedi düşmüş:)


^^ ^^ ^^ 

Birilerinin kafası fena karışmış galiba:)

Tek içimlik karışık kafa karşınızda..

Kafası kendisinden daha büyük duran bu tüy yumağı bir İran kedi yavrusu...

ne kadar da sevimli değil mi?











23 Kasım 2013 Cumartesi

Büyükada'nın 30 numaralı Sakinleri

Kış yüzünü göstermeye başladı.. Ama güneşin son demlerini yakalamak için hala koşturmaca içerisindeyiz. Cumartesi günü havanın güzelliğinden yararlanarak Büyükada'ya gittik bisikletlerimize atlayarak... Adanın hemen her yerini turladık, hiç bilmediğimiz yerleri varmış meğer, onları keşfettik.. Dağ çileği ve badem topladık..Oldukça keyifliydi..

Viranbağ Koyu- Büyükada
Dönerken de adanın ufacık minnacık herboryumuna uğradık ki karşısına meğer ben adaya gitmeyeli yeni bir ev kurulmuş. 30 numaranın sakinleri bizi selamladılar ve gerektiği gibi ilgi gösterdiler. Bir tanesi biraz çekingen çıkmadı değil..Tanışmak için kendisiyle epey çaba sarfetsem de, benden biraz daha ufak olduğu için arkadaki parmaklıklar arasından geçmeyi başararak kaçtı ne yazık ki!:))

İşte Büyükada'da 30 numaralı ev ve sakinleri.. Cat Negro da evin bir diğer adı galiba:) Siyah kedi resminin olduğu yerde bu isim yazıyordu.. az birşey ırkçı olsa da:)

22 Kasım 2013 Cuma

Bunu Blogumda Paylaşabilirim. Hürriyet Benim.

Hürriyet; gündeme dair cesur bir projeyle karşımızda. TBWA\ISTANBUL'un hazırladığı proje kısa zamanda oldukça ses getirdi. Din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden bireysel özgürlükleri konu alan projenin amacı Türkiye'nin dört bir yanından insanların hürriyetlerini dile getirmeleri ve seslerini duyurmaları...

Bu proje katılımcıların kendi hürriyetlerini anlatmaları için tasarlandı, katılımcılar videolarını oluştururken ilham versin diye de bir film hazırlandı.

Hürriyet, herkesi kendi hürriyet cümlelerini yazmaya ve hürriyet şarkılarını yaratmaya davet etti. Kullanıcılar içinde kendi fotoğraflarının da olduğu hürriyet filmleri yaratabiliyor ve bu filmleri sosyal medyada dilediğince paylaşabiliyor. Ayrıca seçtikleri mesaj ve fotoğraflarından oluşan bannerı hurriyet.com.tr sayfalarında yayınlanıyor. Kısaca proje tamamıyle interaktif bir proje olarak kurgulandı. www.hurriyetbenim.com üzerinden ilham verici videoyu seyredebilir, kendi video ve bannerınızı yaratabilirsiniz.

"Hürriyet Benim" filmi, daha TV’ye çıkmadan viral olarak sosyal medyada gösterildi ve çok kısa sürede yayılarak; sosyal medyada konuşulmaya ve paylaşılmaya başlandı. Kullanıcıların katkılarıyla yapılan klipleri Twitter'dan #hürriyetbenim hashtag'iyle takip edebilirsiniz.

Ben de kendi videomu oluşturdum ve benim için hürriyetin ne demek olduğunu anlattım. İzlemek için; http://hurriyetbenim.hurriyet.com.tr/video.aspx?k=KCVZJAAX41Y




Bir boomads advertorial içeriğidir.

19 Kasım 2013 Salı

Teşvik Edici Kedi Mamalığı Yapalım

Hepimizin kedilerimizle ilgili en büyük sorunlarından biri, biz yokken evde canlarının sıkılıp sıkılmadığı konusu. Hep kendimize sormuyor muyuz, "ne yapıyorlar acaba?" "Tüm gün de uyunmaz ki", "zavallı kediciğim" diye düşünmüyor muyuz?

Ben düşünüyorum ve sizlerin de aynı duygu ve düşüncelere sahip olabileceğinizi biliyorum. O yüzden evdeki plastik farelerinden sıkılan kedilerimizi biraz daha eğlendirmek için çeşitli yollar arayışına giriyorum. 

İşte bir kendin yap projesi daha buldum ve sizlerle de paylaşmak istedim. Yine herkesin kolayca üstesinden gelebileceği bir proje ve başrolde tabi ki vazgeçilmezlerimizden olan BOŞ KUTU var:)


Teşvik Edici Kedi Mamalığı


Malzemeler

Boş Karton Kutu, küçük kare bir kutu işinizi görecektir
Maket bıçağı
Koli bandı
5 adet Pet şişe yarısı (konserve kutusu veya plastik kaseler de olabilir)

Yapılışı
Aslında resimden de anlaşıldığı üzere, kutuyu koli bandıyla bantlayıp kapatıyoruz. Üzerinden 5 adet kaselerimizin çapını hesaplayarak daireler kesiyoruz. Daha sonra bu dairelerden yerleştirdiğimiz kaselerin ağızlarını arzu edersek kutuya koli bandıyla yapıştırıyor, ya da kutunun tabanına kaseleri yapıştırarak sabitliyoruz.

Ta taaa, işte mamalık hazır:)

"Bu mama kaplarının yararı nedir? Niçin kedimizi zora koşuyoruz?" gibi sorularınız olabilir. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben bu projeyi oldukça faydalı buldum. Eğer benimkisi gibi sanki sürekli açmış gibi mamaya saldıran ve kıtlıktan çıkmışçasına yiyen bir kediniz varsa, onu dengeleyip obez olmasını engellemek için birebir. Hem çok yemesini hem de mamayı çok hızlı tüketip mide fesatı geçirmesini engelleyebilecek bir çözüm.

Ayrıca gün boyu sıkılan kediniz için de yeni bir oyuncak. Böylece hem mamasını yiyip karnını doyuracak, hem de yemeğini yerken eğlenecek. Bu kutuyla ilk tanıştırdığınızda, onu çözmek için de epey kafa patlatıp beyin cimnastiği yapacak. Hem minnoş patileriyle hem de kafalarını içine sokarak yemeklerini yiyecekler:) Yine kıyamıyorsanız ayrı bir yere rahat bir mama kabı da koyabilirsiniz elbette:))








Kaynak:
http://www.instructables.com/id/Stimulating-Cat-Food-Bowl/

18 Kasım 2013 Pazartesi

Ropörtaj // Veterinerimize Sorduk


Miyu'nun hiç aksatmadan, kutusuna paşa paşa girip yolunu tuttuğu Ardıç Dalı Veteriner Kliniği bugünün konuğu.

 Klinik çok tatlı bir çiftin. Ahmet ve Elif Marangoz, bu işi çok sevecenlikle ve güleryüzle yapan değerli veterinerler. 

Bizim sevgili dostlarımızla hemen hergün haşır neşir olan, onların her türlü probleminde kapılarını çaldığımız veterinerlerimize birkaç soru sorup onları daha yakından tanımak istedim. Elif Hanıma sorularımı cevapladığı için teşekkür eder, söylediği bazı değerli şeyleri gözden kaçırmamanızı dilerim. 

Yardım olsun diye üzerlerini renklendirdim:))

İşte Elif Hanıma sorularım ve kendisinin cevapları:)

 1- Kediler mi daha sık hasta oluyor köpekler mi? 

Bizde gözlemlediğim kadarıyla hasta kedi daha sık geliyor ama bu bölgede tesadüf de olabilir. Bir de tabi ki sokak kedilerine bakanlar da çok olduğundan gelen kedi sayısı artıyor.

 2- Kedilerde görülen en yaygın hastalıklar veya problemler nelerdir?

Kedilerde en çok böbrek ve karaciğer ile ilgili hastalıklar görülüyor. Sokak kedilerinde de tabi ki en çok viral hastalıklar görülüyor.

 3- Veteriner olmaya nasıl karar verdiniz?

Ben çocukken de hayvanları çok severdim. Babamın çiftliği olduğu için hayatımızda hep hayvanlar yer aldı. Çocukken evde her tür hayvana bakmıştık. Lisedeyken veteriner hekim olmaya karar vermiştim. 

 4- Kliniğinize gelen kedi sahiplerinde gördüğünüz ortak bir profil var mı? Bir genelleme yapılabilir mi?

Genelde hepsi de hassas ve duyarlı insanlar oluyor. Sonuçta zaten çevreye karşı duyarlı olmasalar, sokaktaki hasta bir hayvanı fark etmezler.

 5- Dişi kedinin mi erkek kedinin mi bakımı daha kolaydır?

Bence dişi kedi bakmak daha kolay. Erkeklerde üreme organının anatomik yapısı açısından idrar yollarında kristal oluşumuna bağlı tıkanıklık olma sıklığı daha fazla oluyor. Ancak tabi ki hastalıklar açısından düşünüp hayvan seçmek doğru değil. Bence kedi alacağım diye karar verip gidip kedi beğenmemeli. Zaten bir gün bir kedi gelip sizi buluyor. Sahibi kediyi seçmemeli, kedi sahibini seçmeli.

 6-  Favoriniz olan bir kedi cinsi var mı? 

Irkçılık yapmak istemiyorum ama ben siyah kedileri çok seviyorum. Cins kedi derseniz Russian Blue kedileri beğeniyorum.

 7-  Kediler arasında kıyaslama yaparsanız neler söylersiniz? İşte şu cinsler daha hırçın, bunlar daha komik, hareketli, uysal vb. gibi?

Benim gözlemlediğim tabi ki yanlış da olabilir ancak Ankara, Van kırması beyaz kediler çok hırçın olabiliyor. Ben şimdiye kadar çok az uysal beyaz kediye rastladım. Tekir kediler de sanki daha haraketli oluyor. 

 8. Sizin beslediğiniz bir evcil hayvanınız var mıdır?

Klinikte baktığımız kedimiz var. Şaşı olan bir kedimiz adı Şaşkın. Kliniğe gelip giden çok kedimiz var, zaten kapımızın önünde açık büfeleri hep mevcut. 

14 Kasım 2013 Perşembe

Peki Kedilerimiz Kuyruklarıyla Bize Neler Anlatırlar?






TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisinde Merak Ettikleriniz bölümünde B. Duygu Özpolat'ın hayvanların kuyrukları ile ilgili yazdığı yazıdan kedileri ilgilendiren kısmından bir alıntı yaparak başlamak istiyorum.
Hayvanlar, işe yarayan özelliklerini koruyacak şekilde evrimleştiklerine göre neden kuyrukları var ve bu kuyruklar ne işe yarıyor? 
Hayvanlar kuyruklarını, savunma, dengede kalma, vücut ısısını düzenleme (ısınma ya da gölge oluşturma), oyun oynama, yüzme, sıçrama, tırmanma, tutunma, koşma, karşı cinsin ilgisini çekme gibi oldukça çeşitli amaçlar için kullanırlar. Çok yakından tanıdığımız kedi ve köpekler, kuyruklarını, ne hissettiklerini bize anlatmak için kullanırlar. 
Kaynak:TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi  http://www.biltek.tubitak.gov.tr

Hepimiz biliyoruz ki, kedilerimizin en çok kullandıkları uzuvlarından biri kuyruklarıdır. Kimi zaman onları titretirken, kimi zaman peşinden koşarken bazen de kıvırıp bacaklarının altına alırken şahit oluruz. Bir de diken diken olmuş, elektrik çarpmış gibi olan halleri vardır:) Dimdik bir kuyruk da genelde şımarıklığın ibaresi olarak baş gösterebilir. Peki tüm bu hareketler ne ifade eder?

Peki Kedilerimiz Kuyruklarıyla Bize Neler Anlatırlar?




12 Kasım 2013 Salı

Bumerang'da Finalistiz:) Herkese Çok Teşekkürler!

Miyu The Lion © Hakan Sim

Sevgili arkadaşlarım, kedi dostları,

Müjdemizi isteriz...Hürriyet'in Bumerang Ödülleri yarışmasında, sizlerin destekleriyle ilk 10'a girmiş bulunmaktayız. Vaktinizi ayırıp bizi desteklediğiniz için Miyu ve ben çok teşekkür ederiz. 

Şimdi sıra jüri oylamasında. Eğer jüriye çıkamadan yarışmaya girme hayalinden vazgeçmek zorunda kalsaydım çok üzülecektim. İyi ki varsınız. Böylece jüri de bizi görebilecek, yaşasın!

Çok iddialı siteler var rakiplerim arasında o yüzden bizim çok iddiamız yok efendim. Ama içlerinde en eğlencelisi biziz bence. değil mi Miyu?:)

Kazanırsak Miyu'yu kaldırıcam yukarı ödül olarak:)

Hepinize sevgiler, öpüyorum ve bol kedili günler diliyorum.


11 Kasım 2013 Pazartesi

Peki Kedimiz de Bizi Seviyor mu?

Miyu ve ben
Biz onları çok ama çok seviyor, onlarsız yapamıyor, gerektiğinde her yere yanımızda taşıyor, gerektiğinde ise yepyeni eşyalarımızı onların gözümüzün içine baka baka gönlünce parçalayıp hırpalamasına bile izin veriyoruz. Evde bıraktığımızda çocuğumuz gibi aklımız onda kalıyor, " acaba biz yokken bütün gün ne yaptı, sıkılmıştır canıııım " diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyor ve bazen pansiyonlara bazen veterinerlerine ödeme yapmaktan iflahımız kesilse de onları yerlere göklere sığdıramıyor, hasta olmasın diye gözüne bakıyoruz.

Evet, daha ne şekillerde tarif etmek isterseniz edebilirsiniz kendinizi ama değişmeyecek gerçek var ki o da pisiciklerimizi, kocaman adam olsalar da hep bebek gibi çok sevdiğimiz.


Pekiiiiiii, hiç düşündünüz mü? Kedimiz de Bizi Seviyor mu?

Onlar bizim kadar açık olmasa da bize olan sevgilerini - kendi canları istediğinde- bazı ifadelerle anlatmaya çalışıyorlar. Arden Moore'un Kedileri Anlama Kılavuzu'nda da yazdığı gibi, kediler sahiplerine duyduğu sevgiyi birçok yolla ifade ederler (sayfa 33). Bunlardan bazılarını burada sizinle maddeler halinde paylaşmak istiyorum.

1. Her iki gözlerini yarıya kadar kısarak tatlı tatlı göz kırpmak
2. Kuyruklarını havaya dikip titretmek
3. Başlarıyla tos vurmak

Göz göze geldiğinizde ona göz kırpmayı deneyin ve onun da size karşılık verdiğini göreceksiniz. İşten ya da dışarıdan eve geldiğinizde sizi karşıladığında bazen kuruğunun dimdik havaya dikildiğini ve ufak ufak titreştiğini görürsünüz. Bu da bir sevgi belirtisidir. 

Ayrıca eğer gelip başıyla bacaklarınıza vurup sürünüyorsa, kollarınıza otururken yüzünü değdiriyorsa bu da tos vurmaktır. Mesela Miyu, her sabah biz yüzümüzü yıkarken çeşmeye atlar banyoda ve önce burnunu burnumuza yaklaştırıp öper, sonra da alnıyla alnımıza vurarak bizi selamlar.. Bu onun bir nevi günaydınıdır. Aynı işlemi eve geldiğimizde de tekrarlar.. Tabi ki keyfi yerindeyse ve bizi sevmek istiyorsa o gün:) Ha bilmeden bir suç işlediysek bu kural suya düşer elbette. Beyefendi hiiiiç oralı bile olmadan geçer, arkasını döner oturur.:)

Ama bu 3 hareket kedinizin sizi sevdiğini gösterir. Bunlara dikkat edin ve benimle paylaşın. Çok eğlenceli, mesela biz göz kırpma oyununda acayip keyif aldık:) Size de tavsiye ederim.

Sevgiler,

8 Kasım 2013 Cuma

Kediler Mizahtan Anlar mı? - bölüm 2

Kedileri Anlama Kılavuzu'ndan beni en çok gülümseten bölümlerden biri olan "Kediler Mizahtan Anlar mı?bölümünden bazı maddeleri daha önce sizlerle paylaşmıştım. Devamını da şimdi açıklıyorum efenim:)

Kediler Mizahtan Anlar mı?

İşte kedileri en çok güldüren 10 özellikten son 5 tanesi daha:)):

6. Yerlerine birkaç saniyede yenilerinin geleceğini bildiğimiz halde, evin her yerine yayılmış kedi tüylerini temizlemek için çırpınıp durmamız.
7. Arka balkona bırakılmış başsız sürüngenlerin bizim için bir hediye olduğunu sanmamız.
8. Bilgisayarın ve televizyonun gerçek işlevini bilmiyor olmamız. 8her ikisi de uyumak içindir):
9. Mutfak tezgahlarının üstünde gezinmekten hoşlanmamamız. (En iyi manzaralar buradadır, yiyecekler de cabası.)
10. Onlara olan sonsuz bağlılığımız ve onlara hizmet etmek için yanıp tutuşmamız. (Aslında bu sonucu madde, kedilerin gülmekten çok, teşvik ettiği bir şeydir.)

Arden Moore, Kedileri Anlama Kılavuzu sayfa 36.
Kedi olmak güzel şey..

6 Kasım 2013 Çarşamba

Mutfak ve Salonda Bir Akşam

O Öpülesi Burun ve Yumuşak Sevimli Patiler

Miyu'nun en sevdiği koltuk bu mor ve pembe yapraklarla kaplı evimizin en rahat koltuğu olan ikili... Malesef kendisi oraya kasılmayı pek sevdiğinden biz genelde oraya nadiren oturuyoruz. Oturuyoruz oturmasına da Miyu efendi eninde sonunda kaldırıyor bir şekilde.. 

Eve misafir geldiğinde de eğer o koltuğa oturmayı seçerse, vay haline:)! Hiçbirşey yapmıyor, öyle saldırma falan yok... sadece, misafirin sol kolunun altına girmeler, sağ kolundan çıkmalar, aşağı atlayıp ayaklarına sürünmeler, bacaklarını çekiştirmeler.. Kafasına tırmanmalar ve boynuna üflemeler şeklinde çeşitli versiyonları olan hareketler dizisi başlıyor. Altından üstünden, koltuğun çevresinden hiç ayrılmıyor.. En sonunda da sizi ite ite kenara doğru, gayet yavaş hareketlerle koltuğun en sevdiği köşesine yerleşiyor. 

                                                                                           
 

  İşte yan tarafta gördüğünüz o kutsal nokta burası.. Koltuğun sol üst köşesindeki sırt minderinin pofidik üzeri.. Artık minder şekil değiştirdi zaten.. Ne yapsam eski toparlaklığına kavuşamıyor:) Kimi zamanda en baş köşesinde gördüğünüz şekilde oturuyor ki  mantık, "ben şuraya yayılayım da kimse gelemesin" oluyor.. hmmm, mantıklı!  Diğer bir konu ise mutfaktaki kutsal yerler..                                                              
Eveet, o da tabiki mutfaktaki en yüksek nokta olan, ta taaaaaa mikrodalga fırın! Yapmayın, elbette oraya çıkması gerek, en üstte olup herşeyi oradan izleyebilmeli hatta orada temizlenebilmeli:) Yoksa kedi olmanın ne anlamı var ki?! Sonra mütemadiyen kombiye, dolap üstlerine filan atlanarak gerekli egzersiz programı tamamlanır... Ama bazen mikrodalganın içi dahi merak edilir, kafa sokulmaya çalışılır ama Asli müdahelesi gelir ardından..         
                            
Tabi ki yine dönüp dolaşılıp salona bizim yanımıza gelinir, hele üzerimizde batteniye filan varsa o özenle Miyu tarafından bıkmaksızın yoğurulur, uyku kıvamına gelinir.  
       
Veeee, işte mutlu son... Yine en sevdiği yerde dalınan uyku ve o öpülesi burunla, sevimliliğinden hiçbirşey kaybetmeyen yumuşak patiler:)   



5 Kasım 2013 Salı

Miyu ile Atletizm

çok yoruldun tabi o kadar enerji sarfettin Miyucum iç sütünü:)

günaydın millet..size atletizme başladığımı söylemiş miydim? seneye olimpiyatlara katılıcam. desteklerinizi bekliyorum.

sabahki atletizm programımı arz ediyorum:

1.Zıplama: Miyu'yla karyolada debelenip zıplama
2.Yüksek atlama-esneme: Miyu'yu dusakabin tepesinden toplama
3.Dekatlon ve hepatlon: Miyu'yu duşakabin üzerinde bir yandan diğer yana bir elden diğerine geçirme
4.Disk atma(ileride gülle atma olarak değişecek): Miyu'yu koridora atma
5.Uzun atlama: Miyu'dan kaçıp kendini o gelmeden banyoya atma
6.Engelli koşu: Miyu'nun banyo kapısı pususunun ardından yatak odası, mutfak ve balkon arasında gidip gelme
7.Yol bulma: Kaçma sonrası dış kapıyı bulabilme
8.Çekiç atma: Miyu'yu alarmı kurup dış kapıdan hızlıca ve konsantre bir şekilde salona atma
9.Sırıkla atlama: Miyu salona gönderildikten sonra kendini kapı eşiği üzerinden yaka paça can havliyle dışarı atma
10.Süratli uzun mesafe koşu: Evden çıkıp servise koşma

veee YOGA: servise binip koltuğa oturma ve nefes alıp verişlerini dinleme

bugünlük sabah sporu programımızın sonuna geldik..yarınki maratonda görüşmek üzere..

kedinizin sabahları size bunu hissettirmesi kelimelerle anlatılamaz, yaşanır!:)


3 Kasım 2013 Pazar

Ev Kedisi

Oglum iyice ev kedisi oldu cikti. Dibimizden ayrilirsa birsey olacak saniyor sanki..her yere bizimle gelip her daim bize yakin olmak istiyor..bu duruma geceleri birlikte uyumak da dahil. 

Alttaki resim dün geceden... babası masada bilgisayarda çalışırken, Miyu da koskoca evde sadece bilgisayarın çantasına yerleşmesi ve tüm calısma boyunca oradan ayrılmaması gerekiyormuş gibi orada..
sonraki karede ise çalışma bitmiş ve biz TV izlerken Miyu da hemen yer değiştirip ayağımın üzerinde yerini almış görünüyor.

İşte ev kedisi diye ben buna derim:)

Miyu^nun gecesi gündüzü yok o yüzden her daim iyi geceler diler;) 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...